Mesane Kanseri

Mesane Kanseri

Halk arasında idrar torbası olarak adlandırılan mesane, karnımızın alt tarafında bulunup içerisi boş ve kaslardan oluşan bir organımızdır. Mesane kanseri ise başta sigara olmak üzere bir çok sebebe bağlı mesanedeki hücrelerin anormal büyümesi sonucu kese içerisinde parmaksı görünümde tümör oluşması olarak tarif edilebilir. Mesane kanseri günümüzde yaygın görülmekte olup yaş ile beraber sıklığı artmaktadır.

Tıp litaretüründe idrarda pıhtılı kanama görüldüğünde ilk araştırılması gereken hastalık mesane kanseri olduğu genel bir kabuldür. İdrarda kan görmenin dışında pelvik bölgelerde ve sırtta görülen ağrılar ve idrara çıkamama gibi durumlarda da mesane kanseri araştırılması gerekebilmektedir. Fakat çoğu zaman bu belirtilerin asıl sebebi enfeksiyon ya da üriner sistem taşı gibi mesane kanseri dışı durumlarda olabilmektedir.

Sigara ve tütün kullanımı, meslek gereği bazı kimyasal maddelere maruz kalmış olmak, ilerlemiş yaş, erkek olmak, daha önce kanser tedavisi görmüş olmak, geçmişte alınan radyasyon miktarı, sık mesane enfeksiyonu geçirmiş olmak mesane kanserine yakalanma riskini arttıran bazı faktörler arasında başlıcalarındandır.

Mesane kanserinin tanısında idrar testi, ultrason, tomografi, MR, sistoskopi ve biyopsi kullanılabilir. Hastadan alınan idrar testleri ile idrarda gerçekten kan hücrelerinin olup olmadığına bakılabileceği gibi mikroskop altında sitoloji incelenerek kanser hücrelerinin de varlığı araştırılabilir. Günümüzde teknolojinin de gelişmesi ile beraber bir çok görüntüleme imkanı sunulmaktadır. Mesane kanseri tanısından sıklıkla üriner sistem ultrasonu, Retrograd piyelogram, BT ürografi, MR ürografi gibi teknikler kullanılabilmektedir. Görüntülemeler sonucunda net bir tanıya varılamadığında ofis şartlarında da yapılabilecek sistoskopi ve ameliyathane şartlarında alınan biyopsi işlemleri direk tanı koymadı önemli yer almaktadır.

Kanser tanısı konduktan sonra en iyi tedaviyi uygulayabilmek için mesane kanserinin evrelemesinin iyi yapılması gerekmekte olup metastaz açısından ileri görüntüleme tetkiklerine başvurulabilir.

Kanser hücreleri mesanenin iç duvarında olup kas yapısına yayılmamış olması hali evre 1 olarak kabul edilmektedir. 2. evrede kanser hücreleri mesanenin kas yapısına ilerlemiştir fakat hala mesane dışına yayılmamıştır. Bir ileri evre olan 3. evre de ise kanser hücreleri mesane duvarı dışındaki dokulara da yayılmıştır. Son evre olan 4. Evrede ise kanser hücreleri lenf düğümlerine ve yakın organlara da yayılmıştır.

Evrelemenin yanı sıra mesane kanseri hücrelerinin derecesi de hastalığın agresifliği hakkın bilgi sahibi olmamıza yardımcı olabilmektedir. Mesane kanseri hücrelerinin mikroskop altında nasıl görüldüğüne göre derecelendirilmesi iki gruba ayrılır.

Düşük dereceli mesane tümörü görünüm itibariyle mesanenin normal hücrelerine daha çok benzerler. Yüksek derecelilere göre daha yavaş ürerler ve mesane duvarına sıçrama oranları daha düşüktür.

Yüksek dereceli mesane tümöründe ise anormal görünen ve normal mesane dokularına hiçbir benzerlik göstermeyen hücre gruplarına sahiptir. Büyümeleri hızlı olan bu hücrelerin mesane duvarına ve diğer doku ve organlara sıçrama oranları da çok yüksektir.

Mesane Kanseri Tedavisi

Mesane kanseri evrelemesi yapıldıktan sonra uygun tedavi yöntemi seçilmelidir. Ayrıca tedavide izlenecek yol hastanın genel sağlık durumuna da uygun olmalıdır. Uygulanabilecek tedavi modaliteleri cerrahi tedavi, intravezikal ve sistemik kemoterapiler, radyoterapi ve immunoterapidir.

Cerrahi tedavi yöntemleri genelde erken evredeki kanserli dokuları vücuttan çıkarmada tercih edilir. Mesanenin iç yüzeyi ile sınırlı ama yayılması riskli durumlarda ise cerrahi tedavi sonrası mesane içerisine kemoterapilerde günümüzde yaygın olarak yapılmaktadır. Ameliyatın çözüm olamayacağı hasta gruplarında tüm vücut için kemoterapi yapılabilmektedir. Yine ameliyatın bir seçenek olmadığı yada ameliyatın istenmediği durumlarda radyoterapi kanser hücrelerini yok etmek için kullanılan bir tedavi şeklidir. Gelişmekte olan bir tedavi seçeneği de immunoterapi olup vücudun bağışıklık sisteminin mesanede veya vücudun her yerinde kanser hücreleri ile savaşmasını sağlamak için kullanılan bir yöntemdir.

Mesane kanserinin temel olarak iki çeşit ameliyat yöntemi bulunmaktadır. Bunlardan biri Transüretral Rezeksiyon (TUR) olarak adlandırılan halk arasında kapalı kazıma ameliyatlarıdır. Diğeri ise mesanenin tamamının alındığı açık ameliyat olan Sistektomi ameliyatıdır.

TUR diye anlandırdığımız kapalı ameliyatlar kanser hücrelerinin mesanenin kas yapısına sıçramadan önceki evresinde kanser hücrelerinin çıkarılması için kullanılan bir yöntemdir. Spinal anestezi altında gerçekleştirilen bu işlemde yüksek enerjili bir lazer kullanılmaktadır. Mesane içerisindeki parmaksı tümöral çıkıntılar kazınarak patolojiye gönderilmektedir. İşlemin cerrahi süresi tümörün büyüklüğü ve yaygınlığına göre 30 ile 45 dk arasında olup ameliyattan sonraki gün hastalar genellikle taburcu edilmektedir.

İleri Evre Mesane Kanserinde Alternatif Tedaviler

Sistektomi ameliyatları ağır bir ameliyat olmakla beraber hastanın mesanesi prostatı ve şüpheli lenf nodları alınıp hastaya ortotopik denilen yeni bir mesane oluşturup üretradan idrarın tahliyesi yapılabileceği gibi hastanın karnının sağ yanından oluşturulan bir barğırsak loopu ile idrar tahliyesi ürostomi torbalarına da yapılabilmektedir. Sistektomi ameliyatları açık yöntemle yapılabileceği gibi hasta ve cerrah konforunun daha yüksek olduğu robotik teknikle de yapılabilmektedir.

Robotik mesane kanseri ameliyatlarında hastanın karnının alt kısmından 1 cm li kesiler açılır. Cerrah bu kesilerden gönderilen robotik aletler ve kamera ile amliyathanedeki konsolundan eş zamanlı olarak  işlemi yapmaktadır. Robotik sistektomi ameliyatında mesane ve gerekli çevre dokular çıkarıldıktan sonra idrara yeni bir çıkış yolu oluşturularak ameliyat sonlandırılır. Daha önceden de bahsettiğimiz ortotopik mesane ve ileal loop diversiyonları hastaya bağlı sebepler ve takiplerdeki farklılıklardan dolayı işlem öncesi cerrah ve hasta arasında dikkatlice konuşularak uygun yöntemin seçilmesi gerekmektedir.

Robotik cerrahinin mesane kanseri ameliyatlarına sağladığı avantajların başında çok dar alanlarda daha küçük manevralar yaparak çevre dokulara zarar verilmemesini sağlamaktır. Bu avantaj özellikle erkeklerde cinsel fonksiyonu sağlayan damar ve sinir yapılarının korumasında büyük önem taşır. Yine lenf nodu diseksiyonu açısından da robotik cerrahi cerraha daha geniş imkanlar sunduğundan açık cerrahi prosedürlere göre bir adım önde görülebilir. Robotik cerrahide açılan kesilerin çok küçük olması ameliyat sonrası hastanın günlük yaşantısına daha hızlı dönmesini sağlar.